Bingöl Tarihçe

Anadolu’nun düşman istilası görmeyen bölgelerinden biri olması ve zengin bir kültürel geçmişe sahip

Anadolu’nun düşman istilası görmeyen bölgelerinden biri olması ve zengin bir kültürel geçmişe sahip olmasıyla dikkat çeken, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat bölgesinde yer alan Bingöl; adına ilişkin pek çok efsane ile tanınmaktadır. Çevresindeki Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Bitlis, Ahlat, Van ve Tunceli şehirleri eski devirlerde bir beyliğe veya hükümdara başşehir olmasına rağmen Bingöl, denizden ortalama yüksekliği 1250 metreyi aşması ve dağların bölgede oldukça çok geniş bir alan kaplaması sebebiyle daha çok bu beyliklere bağlı otlak olarak tutulmuştur. Şimdiye kadar Bingöl ili sınırları içinde bir şehir kalıntısına rastlanmaması bunu doğrulamıştır. M.Ö 4000-5000 yılllarına kadar inen tarihsel geçmişinde Urartular, Asurlar, Hititler, Persler, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok devletin hakimiyet alanı içerisinde yer almasından dolayı tarih kokan bir coğrafyası vardır.

Tarih boyunca farklı isimlerle anılan şehir, tarihi araştırmalar sonucunda İlk Çağ’da Ming-Köl, Ortaçağ’da Çapakçur, İslam kaynaklarında Cebel-i Cur, Ermeni kaynaklarında Sirmanç ve halk arasında Colik veya Cevlik şeklinde isimlendirilmiştir. 1945 yılında ise Bingöl dağlarından esinlenerek şehre Bingöl adı verilmiştir.

İlk çağlardan itibaren sırasıyla Komogane Krallığı, Mittaniler, Hititler, Hurriler, Urartular, Sakalar, Medler, Persler, Selevkoslar, Romalılar ve Bizanslılar’ın egemenliği altında kalan; sonrasında 639 yılında İslam orduları başkomutanı İyaz B. Ganem tarafından fethedilerek Müslümanların hâkimiyetine dâhil edilen Bingöl; 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Alparslan'ın emirlerinden Mengüç Bey, kendi beyliğini kurduktan sonra Mengüçlülerin himayesi altına girmiştir. Saltukoğulları, Danişmendliler ve 1402'de Timur Han bölgeye hakim olmasından bir yıl sonra ise Akkoyunlulara bağlı olan şehir yaklaşık 70 yıl sonra, Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’in zaferiyle Osmanlı Devleti eline geçmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Diyarbakır eyaletini teşkil edilmiş Çapakçur bir sancak olarak buraya bağlanmıştır. Böylece Osmanlıların İran'a karşı yürüttüğü mücadelelerde bir üs olarak kullanıldığı gibi ekonomik bakımdan da önem arz etmeye başlamıştır. 19.yüzyılın ikinci yarısında eyaletlerin kaldırılmasından sonra Çapakçur, Bitlis Vilayetinin Genç sancağı içerisinde yer alan ve aynı adı taşıyan Kaza'nın merkezi haline gelmiştir.  1924’te Genç’in il merkezi yapılmasıyla, Çapakçur buraya bağlı bir ilçe durumuna getirilmiştir.

1925’te geniş bir bölgeyi içerisine alan Şeyh Said Ayaklanması’nın önemli merkezleri Çapakçur, Kiğı, Genç ve Solhan’dı. Çapakçur, 1927-1929 yılları arasında Genç’in ilçe yapılıp Elazığ’a bağlanmasıyla Elazığ’a, 1919’da ise yeni oluşturulan Muş vilayetine bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ 1929 yılında da Muş illerine bağlanan Bingöl, 16. yüzyıldan beri Türkçe biçimiyle kaydedilmiş olan Bingöl Dağı'nın adı verilip 1936 yılında vilayet olmuştur. 1945 yılında ise il merkezi Çapakçur’un adı Bingöl olarak değiştirilmiştir.