ARAP BABA TÜRBESİ
Gezilecek YerlerHarput’ta Alaca Mescit'in sol tarafından bir iki metre aşağı indikten sonra kayalar üzerinde küçük bir kapı görülür. Bu, dikdörtgen şeklinde olan Arap Baba Türbesi'nin kapısıdır. İçerisinde zeminin tam ortasında yeşil kumaşla örtülü tahtadan bir sanduka barındıran türbede, mumyalanmadığı halde yaklaşık 700 yıldır bozulmadığı öne sürülen Arap Baba'nın naaşı yer almaktadır. Buradaki cesedin başı ise yoktur. Sonradan buraya kesik bir baş konmuşsa da kesik başın cesetle hiçbir ilgisinin olmadığı açıkça görülmektedir. Bütün uzuvlarıyla olduğu gibi varlığını sürdüren cesedin göğüs ve karnı nispeten çökmüş, özellikle el ve ayakları tırnaklarına varıncaya kadar şaşılacak bir biçimde sağlamdır. Cesedin uzun zaman mumyalanmış olduğu ifade edilmişse de bu konuda yapılan çalışmalarda sağlıklı bir sonuca varılamamıştır.
Arap Baba hakkında pek çok efsane anlatılmakta ancak hayatı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Efsanelerden en fazla söyleneni şöyledir: Harput ve yöresine bir yıl yağmur yağmaz. Meydana gelen kuraklığın ardından da kıtlık kapıya dayanır. Halk perişan haldeyken Alaca Mescit'in yakınlarındaki bir evde yaşayan Selvi adlı yaşlı bir kadın, rüyasında Arap Baba’nın başı kesilip de bir dereye atılırsa yağmur yağacağını görür. Yaşlı kadın önceleri buna pek bir anlam veremez. Ancak aynı rüyayı üç gece üst üste görünce karar verir ve bir gece Arap Baba’nın cesedinin başını gövdesinden ayırır ve kesik başı dereye atar. Gerçekten de yağmur yağmaya başlar. Halkın isteği kabul olsa da yağmur günlerce durmadan yağdığı için bu sefer de dereler su tasmış, her yanı sel basmıştır. Yağmuru dört gözle bekleyen insanlar, bu sefer de bu felaket karşısında muzdarip olurlar. Selvi kadın, rüyasında Arap Baba’nın kesilen başı yerine konulursa yağmurun dineceğini görür. Arar, bir kesik baş bulur, yerine koyar ve böylelikle yağmur durur. Harputlular, bu olay üzerine Selvi kadının korkunç bir hastalığa yakalanarak günlerce ızdırap çektiğini sonra da öldüğünü söylerler.